Baki Mezarlığı

baki mezarlığı

Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında Medine ıslâm devletinin gerçekleşmesinden sonra kurulan bir mezarlıktır. Buna el-Bakî', Cennetü'l-Bakî, Bakî'u'l-Garkad isimleri de verilmiştir. Fakat genellikle kısaca el- Bakî' denilmektedir.

Bu mezarlığa ilk defnedilen sahabî, ıslâm'ın Medine'de yayılmasında büyük emeği geçen ve ıslâm'da ilk defa müslümanlara cuma namazı kıldıran Es'ad b. Zürare  oldu. Başka bir kanaate göre el-Bakî'ye ilk defa Osman b. Maz'un defnedilmiştir. Daha sonra Medine-i Münevvere'nin bu meşhur mezarlığına ashabtan vefat edenlerle Hz. Peygamber'in yakınları, oğlu ıbrahim gömülmüştü. Hz. Fâtıma ve oğlu Hz. Hasan burada medfundurlar. Resulullah (s.a.s.), hayatta iken bu mezarlığa sık sık uğrar ve burada yatan ashaba dua ederdi. El-Bakî' mezarlığı ıslâm tarihi boyunca önemli şahsiyetlerin defnedildiği bir mezarlık olmuştur. El-Bakî Medine'nin dışında bulunmaktadır. Suudî ailesinin Hicaz'a hakim olmasından sonra burada bulunan mezarlar tamamen düz bir satıh haline getirilmiş ve içine girilip ziyaret yapılması yasaklanmıştır.
baki mezarlığı
Burasının yeri Hz. Muhammed sav tarafından seçilmişti. ılk sakini, Osman bin Muiz oldu ve peygamberimiz Hz. Muhammed, cenazenin defninden sonra, mezarın baş ve uçlarına yanından getirdiği ilk taşı koyarak, "Bu ahirete ilk gidenimizdir" dedi. Peygamber Efendimiz zaman zaman Baki Mezarlığını ziyaret eder ve orada medfun bulunan mü’minler için dua ederdi.
Cennetu’l Baki’ Mezarlığı, Mescid-i Nebevî’nin karşısındadır ve toprağı, Efendimiz (s.a.)’in zevceleri, evlâdlari ve ashabın seçkinlerinin mübarek, nurlu bedenlerine son mekân olmuştur. üçüncü halife Hz. Osman Zinnureyn, başlangıçta cennetu’l Baki dışında bir mevkiye defnedilmişken, zamanımızda mezarlık onun kabrini de içine alacak şekilde genişletilmiştir. 
Mescid-i Nebevi’nin doğu tarafında bulunan Baki Mezarlığını ziyaret etmek müstehaptır. Peygamber Efendimizi görme şerefine nail olan, sesini duyan, onunla namaz kılan ve ıslâmiyet uğrunda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen on bin civarında sahabe bu mezarlığa defnedilmiştir.
Hz. Abbas, Hz. Aişe, Hz. Fatıma, Sad b. Ebi Vakkas, Hz. Hasan gibi sahabe ile ımam-ı Malik gibi Tabiundan bir çok büyük zevat burada bulunmaktadır.
ınsanların bir kısmı bir riyale aldıkları buğdayları etrafa saçıyor. Daha gerilerde yeni ölenlere ayrılmış. 
Hz. Peygamber (s.a.), “Bizim su Bakiyyu’l-urkad mezarlığına her kim defnedilirse kıyamet günü ona şehâdet ve şefaat ederiz.” buyurmuştur.
Mezarlığın içerisine girmek şart olmamakla birlikte kapısı açık olduğunda içeri girilerek; kapalı olduğunda dışardan ziyaret edilebilir. Ziyarette orada yatanlara selâm verilir ve dua edilir. 

MEZARLIğIN SAHıPLERı
Mescid–i Haram tarafındaki girişte hemen sağ tarafta belli belirsiz iki mezardan birisi Hz. Fatımat–üz Zehra validemize aitken, solundaki ise Efendimizin amcası Hz. Abbas’a ait. Hemen doğusunda ise Hz. Ali’nin oğlu, Hz. Hüseyin, Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin Zeynel Abidin’in oğlu Muhammed Bakır (ra) ve onun oğlu Caferi Sadık’ın kabirleri var.
Efendimizin kızları Zeynep Rukiye ve ümmü Gülsüm’ün kabirleri ise Hz. Abbas’ın kabirinin sonunda yer alıyor. Peygamber Efendimizin kızlarına ait mezarların sol kısmında yani kuzeyinde ise Hz. Aişe, Sıddıka, Hafsa, Sevde, Zeynep binti Cahş, ümmü Habibe ümmü Seleme, Cuveyriye ve Safiye validemiz medfun bulunuyorlar. Bunların solundaki iki dikdörtgeni andıran bölümde ise Efendimizin süt kardeşi Süfyan Bin Harise ve Hz. Ali’nin kardeşi Akil (ra) yatıyor. Giriş kapısının önündeki patikayı takip edip mezarlığın ortasına vardığımızda diğer mezarlara göre çevrilmiş ve biriketlerle dikdörtgen bir mezarı gösteren yapı ise, Hz. Osman Bin Affan Efendimize ait. Solundaki yani kuzeyindeki yolun solunda yer alan yerde ise Peygamber Efendimizin süt annesi Halime–i Sadiyye validemiz medfun.
Giriş kapısının solunda ise Abdulmuttalib’in kızları yani Efendimizin halaları Safiye, Atika ve ümmü Benun yer almakta, az ilerisinde iki yol ayırımında ise şeyhül Kurra Nafi ve Maliki mezhebinin kurucusu ımam Malik medfun. Daha ilerisinde (doğusunda) 18 aylıkken vefat eden Efendimizin oğlu ıbrahim yatmakta. Ve daha nice şehidler gaziler sahabiler, veliler bu baki cennet kentinin sakinleri olarak şairin dediği gibi, “Ne söylüyor ne de bir haber veriyor”, şeklinde, sadece sevenlerinin kalblerinde Asr–ı Saadeti hatırlatarak bin beş yüz yıl öncesine taşıyorlar.

baki mezarlığı
Mezhepleri gereği bütün mezarları dümdüz eden Suudiler, hiçbir yere isim belirti bırakmadan yok etmişler. Bir taraftan bunlara kızarken diğer taraftan hak vermemek de elde değil. Herhangi bir belirti olmamasına rağmen insanların yırtınıp parçalanmaları bağırıp çağırmaları şirkle çok az bir çizgi bırakıyor aralarında.

Mescid–i Nebevi’nin hemen yanı başında yüksek ve kalın demir korkuluklarla koruma altına alınan binlerce sahabenin medfun olduğu Cennetü’l–Baki kabristanı sabah namazından sonra ve ikindi–akşam arası kerhen ziyarete açılıyor. Kerhen; çünkü koruma görevlileri ziyaretten fazlaca memnun değiller.

ınsanın buram buram Asr–ı Saadet’i solukladığı bu alanda bütün mezarlar âdeta düzlenmiş, sadece baş tarafını gösteren yassı bir taş konmuş, onların çoğu da yerinde değil. Mezhepleri gereği hiçbir mezarı ülkemizdekine benzer yapmayan Suudiler, hiçbir mezara isim, numara, kroki vb. belirti koymamaya özen gösteriyorlar.

Ahmet AğIRAKçA
ıSLAM ANSıKLOPEDıSı